Sık sık ölümün bilgisine asla sahip olamayacağımızı, çünkü asla tecrübe edemeyeceğimizi hatırlatırdı Ulus. O nedenle ancak bir başkası aracılığıyla tecrübe edebiliriz ölümü, başkasının ölümüyle bilmeye çalışabiliriz.
Herkes bir şeyler yitirdi Ulus'un aramızdan ayrılmasıyla. Kimi anlaşılmaz ama değerli bulduğu bir yazarı hatırladı, kimi bir özgürlük hayaletini, kimi bir güzel meleği, kimi kendini özür borçlu hissettiği bir dostunu. Bir başkasının ölümü, yitirilenin bilgisi, yitimin hatırlattıkları...
Biz ise onu kaybettiğimiz gerçeğinin ağırlığı yavaş yavaş üzerimize çökerken, bırakın anlamayı, tecrübe ettiğimiz yitimi tarif etmeye çabalamaktan bile aciz hissediyoruz. Ulus bir başkası degildi bizim için, bedenimizin bir parçasıydı. Kendimizi eksilmiş, azalmış, kırılmış hissediyoruz. Yokluğu bizi suskunlaştırıyor... Suskunluğu kabullenebiliriz, sessiz kalmayı biliriz, derdimiz bu değil. Şu an sözümüz yok ama, nasıl olsa kendi geçmişimize her baktığımızda onu da göreceğiz. Bundan sonra her söylediğimiz sözle onu anmış olacağız.
Başedemediğimiz, işte şimdi bu içimize çöreklenen, boğazımıza düğümlenen yokluğu. Alışık değiliz yokluğuna. Bildiğimiz bir şey değil bu. Öğrenmesi zor olacak. - Körotonomedya
Ulus Baker 2002 sonbaharında doktora tezini bitirmesinin ertesinde şöyle yazıyordu;
“yaptığımız ve yapmayı sürdürdüğümüz işlere, düşündüklerimize, hissettiklerimize asla inanmadan ne kadar çok şey yaşadığımıza dair bir tartışmayı içeren doktora tezimi nihayet dün sunabildim; bazı dostlarım sayesinde kabul edildi… bir tez jürisi hikayesi anlatmayacağım elbette, ama tek söyleyebileceğim şeyi söylemeden edemeyeceğim: sevinç yerine bir “bakiye” duyguyla karşı karşıya kaldım… beş altı yıldır uğraştığım ve şu anda benim için ”çok özel” üç kişinin sayesinde tamamlanmış olduğuna kani olduğum bir çalışma sürecinden geriye sadece biraz “hüzün” kaldı... olayı odtü’deki mahfuz bir lojmanda günbatımına karşı absolut vodka, havyar, hıyar turşusu, caz, rus, amerikan, alman ve barış gücü askeri ceket ve pantalonları, rebetika ve kazaska eşliğinde kutlamaya çalıştık—ama yine geriye hüzün kaldı... her yeni gün geriye kalan günlerin sorgulanmasıdır diyerek geçiştirmeye çalıştığımız bir hüzündü bu… belki sadece duke ellington başedebilirdi böyle bir şeyle… ve öyle de oldu… ama geriye yine biraz hüzün kaldı...
hüzün geriye kalandır. biraz blues dinleyin benim için…”
Ben de bu yazdıklarını okuduğumda, o an elimdeki görüntülerle bu videoyu yaptım Ulus’a armağan olarak, hüznünü geride bırakması umuduyla. - Aras Özgün
İçim aciyor...
YanıtlaSilHüzün geriye kalandır. Biraz blues dinleyin benim için---bu sozu ilk duydugumda haliyle tabiki pek ne anlattigini anliyamamistim taki şuanda hagla hayyatta olan benim gozumde filozof olan degerli hocam gördugüm Ahmet Özurun anlatincaya kadar mavi huznun rengiymis hiristiyanlikta,degerli Ulus hoca blues muzik seven biriymis , burada bize gizliden verdigi mesaj aslinda dinlerken beni hatirlayin birazda huzunlenin demek istemiş 🙏
Sil