Pierre Bourdieu’nün ölümüyle birlikte, toplumsal eleştiri ile iştigal edenler bir müttefiklerini kaybettiler. Bourdieu, 1995′ten beri “ Tietmeyer düşüncesine” ve her türden egemenin o sıradan inancını oluşturan liberal ekonomizme karşı mücadelelerin daha fazla yankı kazanmasına o denli katkıda bulunmuştur ki bu, pratik düzeyde bir müttefikliktir. Act-Up’ın, işsizler hareketinin, evraksızların, radikal sendikacıların, küreselleşme karşıtlarının, 1995 grevcilerinin ve üzerlerine “dünyanın sefaletinin” çöktüğü herkesin yanında yer almıştı. Hatta, Dünyanın Sefaleti ‘nde , “koşullardan kaynaklı sefalete”, (bir orkestradaki “ikinci keman” gibi) istikrarsız, dayanılmaz, sallantılı konumdaki eyleyicilerin maruz kaldığı “konumlardan kaynaklı sefaletin” incelenmesini ekleyerek toplumsal acının analizini geliştirmişti. Pierre Bourdieu Bourdieu basitçe şunu söylüyordu: isyan etmekte haklıyız, isyan etmenin haklı sebepleri vardır. Muhtemelen bu alanda Sartre’dan çok Fouca...