Ana içeriğe atla

Organsız Beden Nedir? - Kylie Message

Başlangıçta Antonin Artaud’dan alınan bir ifade olan organsız beden, dayanıklılık düzlemi (biçimsiz, düzenlenmemiş, katmanlaşmamış veya katmansızlaşmış beden ya da kavram) olarak tanımlanmış bir tözü adlandırır. Bu kavram ilk defa, Deleuze’ün Anlamın Mantığı’nda ortaya çıkmıştır ve Guattari ile birlikte yazdıkları Anti-Ödipus ile Bin Yayla’da daha ileri düzeyde işlenmiştir. Organsız Beden, Deleuze ve Guattari tarafından, geleneksel (Freudçu, Lacancı) psikanalizin eksikleri olarak fark ettikleri şeylerden kurtuluşun yolu olarak önerildi. Arzuyu Ödipal yoksunluğa bağlı olarak açıklamaktan ziyade, onlar arzunun çokluk ve sürekli akış halinde olan üretken bir makine olduğunda ısrar ettiler. Halbuki psikanaliz sonlandırma ve yorumu ilan ederken, Deleuze ve Guattari’nin bizi en etkin biçimde düzenleyen ve engelleyen üç kavram (organizma, anlam ve öznelleştirme) üzerine eleştirisi, deneyimin yeni tarzlarının yaratımı için açıklıkların ve uzamların imkanını ortaya koyar. Deleuze ve Guattari, kimlik ve bilincin üretimindeki baskın öğeler üzerinde doğrudan ters çevirme veya yapısöküm icra etmek yerine, örtük olarak onların içinde, arasında ve her bakımdan başka -mümkün olduğunca daha etkin- olan içkinlik yüzeyleri ve varoluş imkânları önerirler. 

Odak, Deleuze ve Guattari’nin eklemlenmenin, öz-belirlenimin ve kuşatılmış öznenin dünyasına meydan okumasıyla birlikte, geleneksel olarak psikanaliz tarafından ayrıcalık tanınmış öznelliğin (“bilinç” kavramından dolayı onların fazlasıyla sık yanılmış hissettikleri bir kavram) uzağına yeniden yönelmiştir. Organsız Beden, onun emsali, önceli ve hatta ona bağlantılı olmasının yanı sıra, açıkça ifade edilmiş ve düzenlenmiş organizmaya önerilen panzehirdir: Gerçekten Deleuze ve Guattari, Organsız Bedenin hiçbir yoruma ihtiyacı olmadığını iddia ederler. Organsız Beden, öznelliğin ifadelerine ve organizmaya karşıt olarak var olmadığı gibi, kurallı dilin, devletin, ailenin ya da diğer kurumların tabakalaşmış zorunluluklarından asla tamamen özgür değildir. Her halükarda, Organsız Beden, buna rağmen, aynı anda her yerde ve hiçbir yerde, tamamen farklı ve türdeştir. Bununla ilgili olarak, not edilmesi gereken iki ana nokta var: Öncelikle, Organsız Beden, organizasyonun alanlarında aynı anda varoluş ve deneyimin (oluşun) farklı tarzlarını ortaya çıkartarak var olur; ikinci olarak, Organsız Beden, harfi harfine “organı-olmayan”[1] beden demek değildir. 

İlk noktaya referansla, Deleuze ve Guattari Organsız Bedenin sürekli oluşun dizisi boyunca yönlenmiş bir süreç olmasına rağmen, kendisinden kaçmayı arzuladığı düzenekten tümüyle kurtulamadığını açıklarlar. O öznelleştirmenin ve anlamlamanın engellenmiş yöneliminlerinden özgür bir eklemlenme tarzı ararken, katmanlaşmanın bu düzeneklerine ilişkin nazik bir oyun oynamalıdır veya hem de yok olmayı ya da gerisin geri bu düzeneklerde yeniden yerliyurtlulaştırılmayı göze almalıdır. Diğer bir deyişle, bu tarz yıkıcılık bitimsiz bir süreçtir. O, kesintisizdir ve nihayete ermenin teleolojik noktasına doğru değil de, daha ziyade kendi işleyişine veya hareketine doğru yönlendirilmiştir. Buna uygun olarak ve daha etkin olmak için (ya da etkiye sahip olmak için), az veya çok yıkmayı hedeflediği düzeneğin içinde yer almalıdır. 

Deleuze ve Guattari “Miss X”i, kendi rol modelleri olarak alırlar. Midesiz, beyinsiz ya da iç organsız olmak isteyen, diğer taraftan organize-olmayan bedenini inşa etmek için sadece bir deri bir kemik kalmak isteyen bir hastalık hastası… Bu örnek sayesinde, Deleuze ve Guattari, Organsız Bedenin, harfi harfine bir organı-olmayan bedene göndermediğini açıklarlar. Organsız Beden organların düşmanı olarak üretilmemiştir, daha ziyade, o, organların düzenlenmesine karşıttır. Diğer bir deyişle, Organsız beden, organları, deneyimleri, varoluş ifadelerini yapılandıran, tanımlayan ve üzerine konuşan düzenleme ilkelerine karşıttır. Oysaki psikanaliz, arzuyu besleyen tek ve üretici güç olarak eksikliğe ayrıcalık tanırken, Deleuze ve Guattari bu şekilde arzunun engellendiğini ve yargılandığını, böylece, fikir ve gerçeklikle veya hayal gücüyle ilişkimizin daha ileri düzeyde yok edilmiş ve uzlaştırılmış olduğunu iddia ederler. 

Deleuze ayrıca Organsız Bedenin doğası hakkında daha fazla ayrıntılara inerken, Alman biyolog August Wiesmann’ı ve onun “gen kaynağı teorisi”ni hatırlatır ve -bir gen kaynağına benzeyen- Organsız Bedenin her zaman, buna rağmen bağımsız olduğu ev sahibi organizmayla eş zamanlılık içinde bulunduğunu ileri sürerler. Weismann her bir soyda, zigottan gelişen embriyonun, yeni kuşak için bazı gen kaynaklarını sadece bir kenarda saklamadığına (sonradan kazanılan özelliklerin kalıtımı) ama ayrıca organizmanın somasını[2] -ya da bedenini- geliştirecek hücreler ürettiğine de inanıyordu. Weismann’ın açısından,  somaplazma,  basitçe sekse karşıt bir şekilde gen kaynağının yeni bir soy yaratması için korunmuş, beslenmiş ve iletilmiş olmasını garantiye almak maksadıyla, gen kaynağı [germplasm] için ortam sağlar. Tavuk mu yumurtadan çıkmıştır yoksa yumurta mı tavuktan? Weismann tavuğun basitçe yumurtanın başka bir yumurta üretmek için kullandığı alet olduğunda ısrar edecektir. Benzer bir şekilde, Deleuze Organsız Bedeni yumurtanın dengi olarak sunar; tıpkı yumurta gibi, Organsız Beden de, organizmadan önce veya ona öncel değildir, fakat ona bitişiktir ve sürekli kendini inşa sürecindedir.

Her şeyi, normun ve antitezinin kutuplaştırılmış alanlarında uyumlulaştırmak yerine, Deleuze ve Guattari, bizi, bir eklemlenme tarzını sürdürürken, organizasyonun kutuplarını yerinden etme konusunda cesaretlendirir. Kendimizi Organsız beden haline getirmeye çabalarken, bir ifade tarzını korumaya ihtiyaç duyacağımızı, ama dili, deliliğe ve simgesel gerçeklik öncesine karşı hakikate ve gerçekliğe karar vermekte sahip olduğu merkezi rolünden kurtarmamızı tavsiye ederler. Arzuyu, dikatomilerin dilbilimsel yörüngesinden uzağa yeniden yerleştirirken, Deleuze ve Guattari, onu dilin kati yüzeyinden ziyade, Organsız Beden tarafından ortaya çıkarılmış içkinlik düzlemi tarafından bağlama yerleştirilmiş olarak sunarlar. Gerçekte, arzu her zaman oluşun kesintisiz süreciyle birleşmeye hazırdır. Her halükarda, tabakasızlaşmış, kodsuzlaşmış ve yersizyurtsuzlaşmış bir içkinlik düzleminin veya dayanıklılık planının işgaline karşın, Organsız Beden, kendi organizasyonunun (ilkeleri öncelikle Spinoza’dan türetilmiş) kendi tarzına sahiptir. Böylece spesifik bir biçim olmasındansa, beden, bastırılmamış madde veya heterojen parçaların bir koleksiyonu olarak daha doğru bir şekilde tasvir edilmiştir.

[Çevirenin notu: Bu metin Adrian Parr'ın hazırladığı The Deleuze Dictionary'den çevrilmiştir. Hatalıysam arayın]

Çev: Oğuz Karayemiş




[1] “Organsız Beden”, “Body without Organs” iken, burada “organı-olmayan beden” olarak karşıladığımız kelime “organ-less body” dir. -ç.n.
[2] Canlı bedenin, cinsiyet/üreme hücreleri dışında kalan kısmı. -ç.n

Yorumlar

  1. Müthiş çevirmişsiniz fakat bir sorum olacak, Organsız Beden organlaşmaya hazır beden gibi bir anlam çıkıyor sanki?

    YanıtlaSil
  2. 2 yıl sonra verilen cevap: Organsız beden, asıl olarak, sürekli organizmaya dönüş(türül)me tehdidi altındaki bedendir. Bunu, kendi iletişimini yatay bir şekilde örgütleyen, kolektif karar alan ve hiyerarşi barındırmayan bir grubun (bir köy komünü olduğunu varsayalım), bu işleyişi sürdürürken a) sermaye, b) bir saldırı tehdidi, c) grup içi dinamikler vs. gibi iç içe geçen koşullar yüzünde sürekli olarak a) grup üyelerinin emek-zamana göre değerlendirilip üretimden ve yönetimden pay alması (en çok ben çalışıyorsam, en çok ben karar veririm) b) yönetsel işlevlerin merkezi bir organa devredilmesi (saldırıyı savuşturmak için güçlü bir liderlik lazım) c) Dışlayıcı ayrımlar tesis edilmesi (kadınlar bakım, hizmet işlerine yönlendirilirken, erkekler maddi emek ve entelektüel emek biçimlerine söylendirilir) gibi katmanlaştırıcı tehlikelere maruz kalması olarak düşünebiliriz. Katmanlaşmış, organizmaya dönüşmüş bir beden, yapısal hiyerarşi ve konumlarla, eşitsiz bölüşüm, bazı üyelerinin/organlarının/tekilliklerinin engellenmesi ve dışlanmasıyla tanımlanırlar.

    YanıtlaSil
  3. Çeviri ve cevap için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aksiyomatik Nedir? - Alberto Toscano

Aksiyomatik, Deleuze ve Guattari tarafından, Bin Yayla ’da çağdaş kapitalizmin evrensel tarih içindeki işleyişini ve genel semiyolojisini tanımlamak için kullanılan kavramdır. Bilim ve matematiksel küme teorisinden kök alan aksiyomatik, birlikte çalıştığı terimlerin tanımlarını sağlamaya ihtiyaç duymayan ama bunun yerine verilmiş bir alandaki emirler ile kısmi norm veya buyrukların (aksiyomların) eklenmesi ve çıkarılması yöntemini ifade eder. Aksiyomlar böylece doğaları belirlenmeye ihtiyaç duyulmayan öğeler ve ilişkiler üzerinde işler. Onlar, uygulanmalarının alanlarının özellik veya niteliklerine kayıtsızdırlar ve nesnelerine, tamamen işlevsellermiş gibi, tercihen asıl özlerinden niteliksel olarak farklılaşmışlar gibi muamele eder. Aksiyomlar sırayla, belirli ampirik veya maddi durumlara uygulanan teoremlere veya gerçekleşim modellerine eşlik etmektedir.  Eğer akışları (ve onların kesim ve kırılmalarını) Deleuze ve Guattari’nin transandantal mataryalizminin temel bileşeni olarak

Köksap Nedir? - Felicity J. Colman

Köksap, nesnelerin, mekânların ve insanların en farklı ve en özdeş olanları arasında meydana gelen bağıntıları tanımlar; insanları birbirine bağlayan tuhaf olay zincirleri gibi: “ayrılığın altı adımı” [1]  hissi, “daha önce de buradaydım sanki” duygusu ve bedenler düzenlemeleri. Deleuze ve Guattari’nin “köksap” [ rhizome ] kavramı, “rhizo”nun biçimleri kombine etmek anlamına gediği ve biyoloji terimi olan "rhizome"un, kendini yatay yumru-biçimli kökü boyunca yayabilen ve yeni bitkiler geliştirebilen bir bitki formunu betimlediği etimolojik anlamından çekip çıkartılır. Bu terimin Deleuze ve Guattari’deki kullanımında köksap, şebeke biçimli, ilişkisel ve çapraz bir düşünme sürecini ve bu haritanın sabit bir varlık olarak inşasını "takip etmeyen" bir var olma biçimini haritalayan bir kavramdır (D&G 1987: 12). Kökenleri ile tek tek temellerinin izini süren bedenler ile fikirlerin düzen verilmiş soyları "ağaç biçimli düşüncenin" formları görülür ve epistem

"Hüzün geriye kalandır. Biraz blues dinleyin benim için…

Sık sık ölümün bilgisine asla sahip olamayacağımızı, çünkü asla tecrübe edemeyeceğimizi hatırlatırdı Ulus. O nedenle ancak bir başkası aracılığıyla tecrübe edebiliriz ölümü, başkasının ölümüyle bilmeye çalışabiliriz. Herkes bir şeyler yitirdi Ulus'un aramızdan ayrılmasıyla. Kimi anlaşılmaz ama değerli bulduğu bir yazarı hatırladı, kimi bir özgürlük hayaletini, kimi bir güzel meleği, kimi kendini özür borçlu hissettiği bir dostunu. Bir başkasının ölümü, yitirilenin bilgisi, yitimin hatırlattıkları... Biz ise onu kaybettiğimiz gerçeğinin ağırlığı yavaş yavaş üzerimize çökerken, bırakın anlamayı, tecrübe ettiğimiz yitimi tarif etmeye çabalamaktan bile aciz hissediyoruz. Ulus bir başkası degildi bizim için, bedenimizin bir parçasıydı. Kendimizi eksilmiş, azalmış, kırılmış hissediyoruz. Yokluğu bizi suskunlaştırıyor... Suskunluğu kabullenebiliriz, sessiz kalmayı biliriz, derdimiz bu değil. Şu an sözümüz yok ama, nasıl olsa kendi geçmişimize her baktığımızda onu da göreceğiz.