İşte size bir soru politik entelektüeller: Neden proleteryanın üstüne bu kadar düşüyorsunuz? Neye acıyorsunuz? Bir proleterin sizden nefret edeceğini biliyorum, siz nefret etmezsiniz çünkü siz burjuvasınız, pürüzsüz ellere sahip imtiyaz sahiplerisiniz, sizin söylenmesi gereken tek önemli şeyi söylemeye cesaretiniz yok, sermayenin bokunu, malzemelerini, metal çubuklarını, polisitrenlerini, kitaplarını, sosisli böreklerini yutmaktan, bunlardan tonlarcasını çatlayıncaya kadar yemekten keyif alınabilir -işte bunu söylemek yerine, kapitalistleşmişlerin, elleriyle, kıçlarıyla, kafalarıyla çalışanların arzusunda neler olup bittiğini söylemek yerine gidip akıl hocalığı, pezevenk hocalığı yapıyorsunuz, öne doğru atılıp şöyle diyorsunuz: İşte, işte bu yabancılaşma, hiç hoş değil, dayanın, sizi kurtaracağız, sizi bu çok fena kölelik duygusundan özgürleştirmeye çalışacağız, size saygınlık kazandıracağız. Ve bu şekilde kendinizi en rezil tarafa, bizim kapitalistleşmiş arzumuzun tamamen göz ardı edilmesini, yasaklanmasını, sekteye uğramasını arzuladığınız en ahlakçı tarafa yerleşiyorsunuz, günahkârların yanında olan rahipler gibisiniz, köle yoğunluklarımız sizi korkutuyor, kendinize şunu demek zorundasınız: Buna katlanmak için kim bilir ne kadar acı çekiyorlardır! Ve bizler, biz kapitalistleşmişler elbette acı çekiyoruz, ama bu demek değil ki keyif de almıyoruz, inandığınız şey bizim için neye deva olabilir? Neye? Bizi daha fazla iğrendirmeyin. İyileştirici olandan ve onun ilacından korkuyoruz, sizin en aptal şey diye yargıladığınız niceliksel aşırılıklar içinde infilak etmeyi tercih ederiz. Ve isyan etmek için de kendiliğinden kalkışmamızı beklemeyin.
J-F. Lyotard, Libidinal Ekonomi, Hil Yay., Çev: Emre Sünter, sf: 155-156
J-F. Lyotard, Libidinal Ekonomi, Hil Yay., Çev: Emre Sünter, sf: 155-156
Yorumlar
Yorum Gönder